Cinsel Tiksinme Bozukluğu

Cinsel Tiksinme Bozukluğu

Cinsel tiksinme bozukluğu sürekli olarak ya da tekrarlayıcı bir biçimde cinsel eş ile genital cinsel ilişki kurmaktan aşırı tiksinti duyma ve bundan tümüyle kaçınma olarak tanımlanmaktadır.

Burada birey bir partnerle cinsel ilişki söz konusu olduğunda endişe ve korku duyar. Tiksinti, cinsel birleşmenin herhangi bir yönüyle ilgili olabileceği gibi, tüm cinsel uyaranlara (öpüşme, dokunma gibi) yönelik de olabilir. Klinik olarak özgül fobiye benzer. Cinsel eylem söz konusu olduğunda kişide yoğun korku, bulantı, çarpıntı, bayılma hissi gibi belirtiler görülür.


  

Nedenleri

Tiksinmenin nedenleri arasında daha çok travmatik cinsel yaşantıların, çocukluk çağı istismarlarının, tekrarlayan ağrılı cinsel birleşmelerin ve çeşitli bilinç dışı çatışmaların rol oynadığı düşünülmektedir.

Bazı araştırmacılar cinsel tiksinme bozukluğu ile azalmış cinsel istek bozukluğu arasındaki sınırın oldukça belirsiz olduğunu düşünmektedir. Her iki bozukluğun ortak belirtisi cinsel ilişki sıklığının az olmasıdır, ancak cinsel tiksinme bozukluğu söz konusu olduğunda “iğrenç bulma” ve “fobi” kelimelerine özellikle dikkat edilmelidir. Bunun yanı sıra ‘cinsel tiksinme bozukluğu’, ‘azalmış cinsel istek bozukluğu’na göre daha ağır bir bozukluktur ve daha az görülmektedir.

Dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta bu bozukluğun sıklıkla azalmış cinsel istek ile birlikte oluşudur ve hatta bazı araştırmacılar bu iki bozukluk arasındaki sınırların belirsiz olduğuna işaret etmektedirler. Schover ve Lo Piccolo Cinsel tiksinme bozukluğunu, hafif formunda azalmış cinsel istek bozukluğunun bulunduğu diğer ucunda ise fobik düzeyde cinsel kaçınmaların bulunduğu bir uzanımda değerlendirmeyi uygun bulmuştur. Ülkemizde diğer cinsel işlev bozukluklarına göre yaygınlığı az olsa da nadir değildir. Erkekte, sertleşme bozukluğu ya da geç boşalma ile birlikteliği sık görülür.

Dikkat çekici bir bilgi de, panik bozukluk ve sosyal fobide cinsel işlev bozukluğunun değerlendirildiği bir çalışmada, erkek ve kadınlarda en sık cinsel işlev bozukluğunun panik bozuklukta cinsel tiksinme bozukluğu (sırasıyla %37- 50), sosyal fobide ise erken boşalma olduğu (%47) bulunmuştur. İlginç olan panik bozukluk hastalarının çoğunda cinsel ilişki esnasında panik atak öyküsünün çoğu hastada olmamasına rağmen cinsel tiksinme bozukluğu sıklığındaki yüksektir(Crenshaw, 1985).

Cinsel tiksinme bozukluğuna ilişkin kesin bir veri olmamakla birlikte kadında cinsel tiksinme bozukluğu, diğer cinsel işlev bozukluklarına göre daha az oranda ve erkeklerde de kadınlara oranla daha az görülmektedir. Cinsel tiksinme bozukluğunda rol alabilen etkenler gözden geçirildiğinde; cinsellikle ilgili bilinçaltı suçluluk duyguları, günahkarlık, toplumsal önyargılar, cinsel korkular, cinsel travmalar, tecavüz, baskıcı bir ailede yetişme, cinsel kimlik ve yönelim sorunları, ağır kişilik sorunları, cinsel organların pis olduğu düşüncesi, cinsel fobiler ve eş reddi gibi etkenlerin varlığı görülmektedir.

Ayrıca, ağrı uyandıran çok sayıda cinsel birleşme deneyimi sonucunda da bu bozukluk gelişebilmektedir. Bunlara ek olarak partnerin psikolojik bir saldırıda bulunduğu düşünüldüğünde ve ilişki zorlukları yaşandığında tepkisel olarak gelişebilir.

 

Tedavisi

Cinsel sorunların nedenleri, ne zamandır varolduğu, kişinin yaşamını nasıl etkilediği, nasıl ortaya çıktığı çok önemlidir. Detaylı değerlendirme ve analiz sorunun tedavisi için önemli bir basamaktır. İlişkiyle, partnerle ilgili bir durum söz konusu ise çiftlerin cinselliğe bakış açıları değerlendirilerek yanlış düşünce ve davranış örüntüleri düzeltilir.

Sorunun altında yatan cinsellikle ilgili bilinçaltı suçluluk ve günahkarlık gibi duyguları, toplumsal önyargılar, cinsel korkular, cinsel travmalar, tecavüz, cinsel kimlik ve yönelim sorunları, ağır kişilik sorunları, cinsel organların pis olduğu düşüncesi, cinsel fobiler

gibi nedenler varsa terapi sürecinde çalışılır.

Doğru cinsel bilgilendirme yapılarak geçmişten gelen mitler, önyargılar, yanlış bilgiler, bilişsel çarpıtmalar düzeltilir, cinsel organlarla ve cinsel hurafelerle ilgili doğru ve gerekli bilgi edinilmesi sağlanır.

İmajinasyon, EFT, EMDR gibi tekniklerle olumsuz duygu ve düşüncenler değiştirilerek yerine olumlu ve zevk veren algılar yerleştirilir. Ayrıca partnerle baş başa birlikte yapacakları çeşitli aşk oyunları önerilir. Terapi sonucunda cinselliği; problemsiz, kaygısız doya doya yaşamayı ve mutlu olmayı öğrenirler.

Çok zevkli ve keyifli bir süreç olan cinsellik; olumsuz etkenlerden, sorunlardan arındırılarak doya doya yaşanması gerekir. Bu konuda etkin terapi yöntemlerinden yararlanmak için geciktirmeden yardım almak gerekir.

 

Feyzullah ALPMAN

Uzm. Klinik Psikolog - Psikoterapist

 

 

 

Kaynaklar:

 

Crenshaw, T.L., Sexual aversion syndrome. J.Sex Marital Therapy, 11;285-293, 1985.

İncesu, C., Klinik Psikiyatri Dergisi , Cinsel işlevler ve cinsel işlev bozuklukları, Vol 7, 3-13, 2004.

Sungur MZ.Erkek cinsel işlev bozuklukları,Psikiyatri Dünyası; 1992. p.60-4.

Sadock, V. A. Normal insan cinselligi, cinsel islev ve cinsel kimlik bozuklukları. Kaplan ve Sadock’s Comprehensive Textbok of Psychiatry, 2007